Temmuz 23, 2011

Hindistan günlüğü - Giriş


Efenim, Hindistan'dan döneli kaç ay oldu, hala yazıları hazırlayamadım diye vicdan yapmaktan içim skıldı ve oturup yazayım bari dedim. Uzunca bir süre Hindistan irdeleyeceğiz sanırım, ona göre. Bitmeden başka konuya geçmicim. 2 ay gibi bir süre kaldığım ve anlatacak çok şey olduğu için böleceğim anlatacaklarımı da ona geçmeden önce, her seferinde tekrarlamamak için bir takım genel bilgiler vereyim dedim, ayrıca şurada da giriş niteliğinde bir yazım mevcut.



Din:
Hindistan'daki birinci din Hinduism. Yani bildiğiniz Krishna, Ganesh filan. Evet, inek meselesi de buradan. Çok komplike ve çok çok eski bir din, çok da farklı versiyonları var. Ben kısaca anladığım kısımları özet geçeyim. Bu dine göre Brahman her şeyin başlayıp, bittiği yer. Bu fiziksel olmayan bir güç, her şey ona dönüyor. Tanrıların hepsi de bu enerjinin, gücün reenkarnasyonları. Majör tanrılarımız: Vishnu, Shiva, Ganesh, Krishna, Brahma falan. İnek bir tanrı değil, sanırım Krishna'nın bindiği bir binek olduğu için kutsal. İnek gibi maymun da kutsal mesela. Kast olayı buradan geliyor, karma ve dharma felsefeleri de öyle. Bitti. Ben bu kadar anladım. Daha fazla anlamaya gayret ettim ama olmadı.

Hindu'lar çeşit çeşit, sadhu diye bir çeşit rahibimsi, keşişimsi adamlar var. Bunlar üst düzey aşmış adamlar. Saç sakal karışmış, don gömlek dolaşıyorlar, yoga yapıyorlar, kafa güzel (zira bunların özel izni var 'charas' konusunda) filan... bir de naked sadu'lar var ki, bunlar sadu'ların çıplak olanları, bunlar artık her şeyi fena şekilde aşmış. O kadar ki, kıyafete ne gerek diyorlar. Aslında bizim "bir lokma, bir hırka" felsefesine benziyor mantık (sanırım yani). Aslında kısaca, bizim Hint Fakiri tabir ettiğimiz insanlar, Sadu'lar. Anladınız...




İkinci din islam. Bunu biliyorsunuz, anlatmayayım. Sonra hristiyanlık var. Budistler az ama var, özellikle kuzeyde, sınıra yakın yerlerde daha fazla. Jainism diye bir dinimiz var, detaylarını bilemiyorum, ne desem boş ama bildiğim kadarıyla, budizm de jainism de hinduism'in katı kast sistemine bir tepki olarak doğan iki, yine çok eski, din. Sikhism var sonra, bunlar o filmlerde filan gördüğümü, kafalarında türban olan tipler, daha savaşçı ruhlu bir insanlar. Zoroastrianism var, bunlar İran'dan göç eden, bizim zerdüşt dediğimiz insanlar. İran müslüman olunca, bu dine mensup insanlar çareyi Hindistan'a kaçmakta buluyor. Kendilerine orada parsi deniyor (farsi'den evet).Ölülerini vahşi hayvanlara bırakan dinimiz bu, çok kapalı, enteresan bir din.

Bunların dışında bir sürü başka din var, her dinin de bin farklı versiyonu var. Anlatmakla olacak gibi değil, gidin görün kendiniz!

Dil:
Herkes başka bir dil konuşuyor arkadaşım! Ne diyeyim ben size! ingilizce ortak dil sanıyorsanız da değil, büyük şehirlerde evet çoğunluk ingilizce konuşuyor ama küçük şehirlerde durum hiç de öyle değil!

Kıyafet:
Kadınlarda saree var, biliyorsunuz. Shalwar kameez var, altta pantolon üstte tunik gibi bi şey. Lehenga, altta uzun etek, üstte kısa bluz, çok şık. Bhindi, alnımıza yapıştırdığımız ya da alnımıza boyadığımız o nokta. Bunun büyüklüğü ve rengi değişken, özel bir anlamı yok şu anda, eskiden varmış sanırım ama şimdi pek çok kadın takıyor. Bhindi değil ama kadınlarda saçın alınla birleştiği yerdeki kırmızı boya, evli olmanın işareti. Sonra mehendi, yani kına, esasında bir düğün ritüeli ama Hindistan'da yaygın bir aktivite.

Erkeklerde dhoti var, pareomsu bi şey. Sarong var, bildiğimiz pareo. Sonra kurta var, uzun tunik. Sherwani var, işlemeli uzun bir gömlek gibi.


Yeme - içme:
Hindistan bir yiyecek cenneti, oraya gidip de yiyecek bir şey bulamayanlara şaşarım! Her şey çok leziz de bölgeden bölgeye büyük farklılıklar var. Kuzey ile güneyin yemekleri bir değil. Ama chai sabit! Chai dediğimiz, sütlü baharatlı şahane Hint çayımız. Bir diğer sabit ise, bizim ayrana benzeyen fakat şekerli ya da meyveli de olabilen Lassi. Her yer vejeteryan değil ama yine de dana, biftek vs. bulmak genel olarak zor, tavuk yaygın, kırmızı et olarak ise keçi ve domuz mevcut. Her yer vejeteryan değil derken, bazı yerler vejeteryan demek istiyorum, evet. Yani bazı şehirler, özellikle de kutsal olarak kabul edilenler, genelde katı bir şekilde vejeteryan, hatta vegan. Yumurta bile yok. Omleti mercimekle, hamburgeri domatesle yapıyorlar filan ama dedim size, yemekler çok güzel, baharatlar şahane, et olmasa da lezzet mümkün!

Kahvaltı büyük şehirlerde ya da turistik yerlerde alıştığımız usul olabilse de, anladığım kadarıyla kendileri için mühim bir öğün değil, akşam yemeğinden daha hafif de olsa, diğer öğünlere benzer bi şeyler yiyorlar genelde.

El ile yemek, özellikle küçük ve turistik olmayan yerlerde, çok yaygın. Hatta çatal-bıçak hiç yaygın değil oralarda, ona göre gidin.

Trafik:
Hep derdim ki, İstanbul'da araba kullanan bir insan, her yerde kullanır. Yok yeee! Hindistan trafiği gördüğüm hiçbir şeye benzemiyor, herkes her yerde, keşmekeş, kargaşa, inekler, domuzlar, insanlar, arabalar, otobüsler, motosikletler, rickshawlar...

Rickshaw demişken, rickshaw Hindistan'daki en yaygın toplu taşıma diyebiliriz, gerçi pek "toplu" diyemeyiz ama taşıma işte. Bu rickshawlar böyle, sanki bir motosikletin arkasına takılmış kutu gibi bi şeyler. 2 kişilik. Taksiden ucuz, otobüsten pahalı ama öte yandan taksiden yavaş, otobüsten hızlı. Her yerde bunlardan var.

Otobüs sistemini çözerseniz, şehir içinde o da kullanışlı ve ucuz. Kendinden cereyanlı üstelik, püfür püfür... Şehirlerarası yollarda ise tren tabii ki! Bir de yataklı otobüsler var, çok hoş. Uçak ise, tercih edilmiyor pek.

Bence bu kadar genel bilgi yeterli şimdilik, sonra yeri geldikçe bölümler içerisinde parantez açarım artık ya da buraya ekleme yaparım...

1 yorum:

  1. ruhum hala orda sen hoşgeldin...banada beklerim..
    http://pamiristan.blogspot.com/

    YanıtlaSil